Imei'sini kurcalamış olabilirler mi? Eski imei bir yerlerde yazılıysa (telefon kutusu?) şu an üzerindeki numara ile bi karşılaştırın.

*#06# girince orijinal imei görülüyor bu telefonda bi değişim yok yani ama bunun imeisini başka cihaza klonladılarsa ve imei kapatıldıysa erişim engeli bahsettiğim şekilde mi oluyor? böyle bir durum olup olmadığını nasıl kesin olarak öğrenebiliriz?

bu telefon tamirdeyken yeni cihaz alındığından yedekte duruyordu 1 aydan uzun süre hat takmamıştık. sadece port değişti şarj oluyor tamam diyip kenara atmıştık. kullanmak gerekince farkettik durumu. yani bak imein klonlanmış şunu şunu yap diyen bi uyarı mesajı almadık hiç. ama telefon çift simli ve iki slotta da durum aynı. ikisini de klonlayacaklar da ikisi de kapanacak vs. çok düşük ihtimal gibi.

Çok emin olmamakla birlikte bir zamanlar btk'nın sitesinden, sonra e-devlet üzerinden sorgulatılabiliyordu. Burada telefonun beyaz, gri ya da kara listede yer alıp almadığına bakılabilir. muhtemelen imei klonlama sebepli blokeler de burada görülür.

Donanımsal olarak önereceğim her şeyi zaten yazmışsın, ama bunları detaylıca kontrol ettin mi anlayamadım. Dışarıdaki hoparlöre parazit yaptırması antenin düzgün çalıştığı anlamına gelmez her zaman. Anten soketi düzgün takılmamış olabilir, anten kablosunda kırık-esik olabilir, söküp takarken kartı esnetmiş ve kılcal çatlaklara sebep olmuş olabilirler. Bu gibi durumlarda uzak mesafe iletişimi sağlanamasa da dibindeki hoparlörde parazit yaratabilir.

Düşük bir ihtimal de olsa lehimleme veya sıcak hava uygulama esnasında başka bir parçaya hasar vermiş olabilirler. Bunlar sadece ihtimal.

işlem yapılan parça bu i.imgur.com anten kablosu filan da buna bağlı.

100tl civarı bi fiyata yenisi alınabiliyor. eğer hasar bu parçadaki işlemden kaynaklıysa sanırım değişim yeterli olur? denemeye değer mi acaba? anakartta bir arıza yoksa sorunu çözmesi lazım gibi geliyor ama...

anakart ve şarj soketi vs. bulunan board'u izopropil alkol banyosu yapıp diş fırçasıyla iyice temizleyip kuruttum şuan çalışıyor. board'un anakarta bağlandığı soketleri anten soketlerini vs. de temizledim. bi yerinde ya bi temassızlık ya bi kısa devre vs. vardı herhalde?

günlerce bu micro usb port değişimine verdiğimiz servis de çözemedi sonrasında ben de 2 kez tekrar topladım telefonu anten kablosuna özellikle dikkat ettim, ilk seferinde kontrol ettim ikincide söküp tekrar taktım vs. sorun yoktu bağlantıda. garip ama şuan problem yok gibi. umarım tekrarlamaz ^^

(git: wise.com) kullanabilirsin. Ben Amerika'dan para almak için bunu kullanıyordum, en uygunu buydu.

yüklü miktarsa usdt en az masraflısı olur. 30-40 dolarsa wise tamamdır.

Türkiye'de yaşamak paran yoksa sıkıntı. İyi kazanıyorsan eğer yaşanacak en güzel ülkelerden biri burası aslında. Politik kısmına çok bakmayacaksın, bir tarafa kalsa yarın şeriat geliyor 20 senedir, diğer taraf da Kurtuluş Savaşı'ndan beri İslam elden gidiyor diye sayıklıyor. Sonuçta hiçbirşeyin elden gittiği yok, aynı duruyoruz. Sadece kötü yönetilirsek eğer ekonomi bozuluyor. Bir de insan parası olmadığında bunlara çok takılıyor. Eğer düzgün bir gelir oturtup da hayatını kurarsan gayet güzel yaşıyorsun. O yüzden bana aynı miktarda para bir Avrupa'da bir Türkiye'de teklif edilse Türkiye derim (bu yüzden doktorada Almanya imkanı vardı ama burs alınca Türkiye dedim ve gayet memnunum). Sonuçta insanın kendi ülkesi gibisi yok ve Türkiye gibi bir yer de Avrupa'da -hele hele Almanya'da- yok. Zaten insan mutlaka özlüyor, bütün anıların, geçmişin, herşeyin burada kalmış gibi geliyor.

Benim düşüncem budur, ben burada kalırım. Sonuçta Almanya'ya gidince de yaz geldiğinde kalkıp Fethiye'ye tatile gelmek isteyeceksin :)

Ben gitmem. Almanya havasına, suyuna özendiğim bir yer değil. Türkiye'de 4500 dolar çok iyi. TL harcıyorsun. Almanya'da euro harcayacaksın. İnanılmaz mantıksız bence.

Valla "bi gidip görelim" olayına karşı değilim, hatta ara ara benim de aklımdan geçiyor ama daha kötü şartlarla gitmek de hiç mantıklı gelmiyor. Yani en azından mevcut gelirinin üstüne bi 1000 dolar koyup öyle gitsen daha iyi olur. Ki zaten her şey daha da pahalı olacak, sıkıntı çekmesen de gelirin düşecek ve yılın üçte biri yağmurlu havaya sahip bir yere gidiyorsun, ister istemez evde daha çok vakit geçireceksin vs.

Münih yerine ABD desen direkt yardır derdim ama.

Not: tr'de yurtdışı remotespor.

Bu soruyu soruyorsan, yani sadece almanya'da yasamak senin icin cok ozel ve onemli bir olay degilse, cevabi cok net turkiye'de 4500 dolar. cok daha rahat yasarsin ve birikim yaparsin.

ya bunların hepsi doğru tabi.

benim freelancelerim + buradaki maaşım + eşimin maaşı. eve yine 7-8bin dolar giriyor + primler.

bu şekilde bakınca ciddi bi seviye düşüşü olacak. ama farklı bi deneyim tabi. ve ne olursa olsun bazı şeyleri yapmak daha ucuz olacak; münihten italyaya gitmek, isviçreye, amsterdama, barcelonaya vs. gitmek hem vize sorunu olmadığı için hem avrupa içi seyahatin aşırı ucuz olmasından ötürü daha ucuz olacak.

6-7 ay sonra şirketten hazetmedim, başka bir ülke veya şehirde iş bulma imkanım daha yüksek olacak.

hayat sadece para değil. hiç düşünme git. yıllar sonra keşke dersin gitmez isen. huzuru parayla yakalayamazsın. üstüne bütün avrupayı gezersin.

bu dedikleriniz geçerli fakat avrupa daha çooook uzun süreler yazılımcı kıtlığı yaşamaya devam edecek. yani avrupa kaçmıyor. yerinizde olsam, biraz daha mevcut şirkette çalışıp birikim yaparken kendimi geliştirip, sonrasında Avrupa'da 75bin brüt değil de 85bin brütlük işlerin peşinden koşmaya bakardım.

bir arkadaşım sizin pozisyonunuzdayken tam da böyle yaptı. 65bin teklif alıyordu, bekledi ve 1buçuk sene sonra 80binlik başka bir teklifi kabul etti.

bu arada, hollanda vergi avantajı sebebiyle daha iyi olabilir. bunu da bir araştırın.

"ve ne olursa olsun bazı şeyleri yapmak daha ucuz olacak; münihten italyaya gitmek, isviçreye, amsterdama, barcelonaya vs. gitmek hem vize sorunu olmadığı için hem avrupa içi seyahatin aşırı ucuz olmasından ötürü daha ucuz olacak."

Bunun gercekten matematigini yapsan bence 4500 dolar/Turkiye senaryosunda bu gezileri daha sik yapabilecegini goreceksin. avrupa pahali, munih assssiri gereksiz pahali bir yer (sadece benzer evlerin kiralarina baksan anlasilir bu) dedigim gibi finansal olarak bir izahi yok. sadece alman kulturune cok merakliysan yapilir.

trde 4500 dolara gayet huzurlu olabilirsin. bu parayla trde daha çok para biriktirebilirsin. ve alım gücün daha yüksek olur.
ben olsam hayatta gitmezdim.

ben 75bın brutun nasıl 4200 euro yaptıgı kısmına takıldım. 80k euro teklıf aldım ben frankfurttan. frankfurt ve berlın ıcın 3900 euro net yapıyor bu rakam. yanlış hesaplamış olabilir misiniz acaba? ya da evli veya çocuklu oldugunuz için benim kadar vergi ödemiyorsunuz o yüzden mi?

sorunuzun cevabı olarak gitmeyin bence 4500 dolar turkıye kesınlıkle. ben şu an 1000 euro alıyorum ve 3900 euroluk teklıfı reddetmek uzereyım sırf gıdesım olmadıgı için. cunku fethıyedeyim ve fethiye gibisi yok(sizin aldıgınız para ıcın). munıh de gereksız pahalı. ama seçim sizin.

tr'de kalirim, yurtdisina tatile gider gelirim. paran varsa zaten vize derdin yok.

bugun turkiye'de $4500'i su anda disarida yasayan tc vatandaslarina garantilesen, %95'i yarin bavulunu toplar. Kalanlar da ya cok cok iyi para yapiyordur, ya da donduklerinde basi belaya girecek olan insanlardir.

şuanki işiniz geçici bir pozisyon v.s değilse kesinlikle kalırdım..

sonuçta oraya gidince yine "arbeiter" olacaksınız. önemli olan finansal özgürlük. bu şekilde kazanıp 10 yıl sağlam birikim yaparsanız hiç çalışmaya ihtiyaç duymadan dünyayı gezebilirsiniz.

selam. normalde kanada'da yasayan ancak bazi durumlar geregi bir suredir istanbuldan calisan biri olarak yaziyorum. kanadadaki isim, kazandigim para aynen devam, gelirim sizinkinden hallice.

turkiyede bayaa bayaa zengin statusundeyim, kelimenin tam anlamiyla hic bir seyin fiyatini dusunmeme gerek yok. hastanelik bir durum oldu, 50k tl yi kredi kartimla tek seferde odedim, o derece. insanlar 3-5 yil taksitli araba aliyordu o paralara ben gittigimde.

ancak kanadada yasamaya alistiktan sonra su an burasi bana inanilmaz aci veriyor. insanlarin saygisizligi, trafikteki eziyetler, dogaya erisimin inanilmaz kisitli olusu, gidalarin kalitesizligi (ki kanadada cok kaliteli degil, ben senelerde turkiyedeki meyve sebze gibisi yok diye gezdim, su an burda yediklerim beni gercekten uzuyor), herkesin her an cakallik pesinde olusu, yayaya yol verilmeyisi, ust kat komsu gurultusu, apartman onu ayakkabi kalabaligi, her yerde bos beles erkek gruplari olmasi, sesi cok cikanin isini halledebiliyor olusu, standartsizlik, cocuklarin tek derdinin sinav olmasi, egitim sistemi, vizyonsuzluk, korkunc derecede sigara iciliyor olusu, hava kirliligi, bozulan urunlerin tamirlerinde kaziklanmak, biseyi alinca iade stresi yasamak vs daha gider. bunlarin coguna maruz kalmamak mumkun belki bu kadar para kazaniyorken, ancak toplumdan ciddi sekilde izole olmak gerekiyor. beni uzen nokta da burdaki sevdiklerimin burda bu hayata bu sekilde devam edecek olmalari ve bunlarin normal olusu.

siz ek gelirlerinizden bahsetmissiniz, freelance isleri + esinizin isi, bunlara almanyada da pekala devam edebilirsiniz. esiniz yeni is bulabilir mesela, tum plani siz calisacaksiniz sadece seklinde dusunmeyin. belki birikim miktariniz ciddi sekilde azalir, ancak bahsettiginiz maasa + ek islere gayet kaliteli yasrsiniz gibime geliyor. avrupa kanadadan ucuz. oralarda bulunmanin ve kuracaginiz networkun size gelecekte acabilecegi kapilar da belli olmaz. isinizden memnun kalmazsaniz is degistirebilirsiniz mesela yine avrupada, ya da tasinmanin cok da zahmetli olmadigini dusunmeye baslarsaniz abd, korfez ulkeleri gibi yerlere de acilabilir, yine cok guzel paralar kazanabilirsiniz.

ozetle bunu para ekseninde degil, yasam kalitesi ekseninde degerlendirmelisiniz. mevcut hayatinizdan memnunsaniz, sikayetiniz yoksa, gitmeyin. gidip de parasal olarak daha sikisik bir hayat yasamak sizi gerecekse gitmeyin. gidip de umdugunuzu bulamayip 'eh olsun en azindan denedik' diyemeyecekseniz ve bu sizi cok fazla yipratacaksa gitmeyin.

diger yandan, esinizle cocuk yapma isteginizi gozden gecirin ve bir cocugunuz olursa nerde nasil buyutmek isteyeceginizi dusunun, karar vermenizde o da yardimci olacaktir.

gençsiniz, deneyin. bi daha genç olamayacaksınız.

Taurina +1

Ben Türkiye'de yaşarken Türkiye bu kadar kötü degildi, euro kuru falan yeni yeni 3 olmaya baslamisti ben o zamanlar yeni mezun 800-1000 Euro arası aliyordum.
Ama Türkiye bana batıyordu. Insanından devletine her şeyine. Kendi okulumdan mezun ve Fransa'da yaşayan biriyle konuştum, o da aynı şeylerden muzdaripti. Emniyet seridi kullanan, yayaya yol vermeyen, otobüs sirasina girmeyi bilmeyen insanlar batiyordu.
Kısacası benim olayım direkt Türkiye hayatına karşı. Su an misal bırakın aynı maaşı 300-500 Euro üstüne bile dönmem Türkiye'ye. Iki katına belki ama onda da sonra geri dönme üzerine giderim çünkü tatilde bile daraliyorum ülkede.

Şimdi sizin böyle dertleriniz yoksa zaten aşırı mantıklı degil.

Yalnız çok yaş almadan böyle bir deneyim de fena değil ama ben de teklifi çok mantıklı bulmadım. Özellikle temelde ülke ile derdi olmayan sizin gibi biri için çok mantıklı değil.
O gelir ile zaten istediğinizi yapabilirsiniz.

Ha benzer paralar olsa ben gidin derdim ya da Türkiye ile benim gibi temel çözülemeyecek derdiniz olsa ve tatilde bile daraliyor olsaniz.

Git oradan da uzaktan calis maas x2

75 bin brutto ise, 3.200 gibi kazanirsiniz aylik olarak. Ne kadardir calisiyorsunuz bilmiyorum ama cok kotu bir maas sayilmaz. Ogretmenler icin baslangic maaslari o civarda, öyle düsünün.

Türkiyedeki efsane maaş, almanyadaki ortalamanın bi tık üstü bi maaş. Hayata bir kere gelmek demek illa yurtdışında yaşamak demek değil. Bu parayla dünyanın her yerinde tatile de gidebilirsin istediğin gibi gezip görebilirsin. Avrupada yaşamak bir zorunluluk değil yani. Ben olsam türkiyede bulunduğum şehrin en iyi konumunda yaşamaya tam gaz devam ederdim.

taurina ve logistics'in dediklerine katiliyorum, ingiltereden bildiriyorum. munih ya da almanya hayati iyi olmayabilir ondan emin degilim, ama baska firsatlara bakmaya devam et derim.

isviçrede iş bul, vergi avantajın olsun, 4200 euro değilde 6000 kazanırsın o zaman yerleş. 4200 euro avrupa için çok iyi para değil. kötü bir para kesinlikle değil, herşeyi yaparsınız ama türkiyede 4500 dolar ile yapabileceğiniz şeyler çok daha fazla. ben de sizinkine benzer bir durumdayım, rakam size göre küçük tabi ama türkiyeyi tercih ettim

istanbul’da evine ayda 7 8 bin dolar giren birinin münih gibi sıkıcı bir beyaz yakalı kentinde aylık 4000 euro’ya yaşaması ancak dert aramakta özetlenebilir. bir şeyleri denemek istiyorsanız atlayın gidin, bi ay kalın, dünyayı gezin, ama istanbulda ayda 7 8 bin doların sağlayacağı alım gücü dünyada ancak arap yarımadasının yaşamak istemeyeceğiniz yerlerinde (suudi mesela) ya da amerikanın tüm dünyanın gitmek istediği bölgelerinde kazanılabilir. almanya’da bir sene yaşamış ve dünyanın da bir çok yerini gezmiş bir istanbullu olarak diyeceğim şu ki gereksiz bir strese değmeyecek bir paraya gidiyorsunuz. remote bile olmayan o işte alman iş hayatının tüm anlamsızlıkları bürokrasisi ve kasılması içerisinde boğulacak ve doğru düzgün para kazanıyorken bu işe niye girdim diye pişman olacağınızı düşünüyorum.

dediğim gibi ayda 7 8 bin dolar kazandığınız halde istanbul gibi dünyanın her yerine günde birkaç kez direkt uçuş olduğu halde seyahat ermek için sınıf düşecekseniz memnuniyetle size ücretsiz yardımcı olurum seyahat konusunda. vize dediğin olay için şahsen başvuru bile gerekmiyor artık. maliyet konusunda da dediğim gibi 200 euro oynar ki para değil.

eğer tüm senaryo dediğiniz gibiyse çok ciddi sonuçları bir karar almak üzeresiniz ve trden soğumanıza sebep olacak major bir sebep yoksa (dava siyasi konular vs) bu şartları bırakıp gitmeniz inanılmaz bir hata olur. özetlemek gerekirse gidecekseniz bile potansiyelinizin altında bir maaşa ve ucuza gidiyorsunuz.

Yurtdisina cikmak, gideceginiz ulke 3. dunya ulkesi olmasa bile bazi riskleri tamamen ortadan kaldirmiyor, evet dekor guzel ama sizin o tiyatronun icindeki konumunuz cok onemli. Konum ile gelir arasinda ise direk bir baglanti var.

Uzundur disarda oldugum icin yasadikca bir hayat standardi ortalamasi almak kolaylasiyor. Benim malesef bicaklanan arkadasim da oldu, restaurantta calisirken kafasina siyah dayanip soyulan arkadas da oldu, bir arkadasin karisini malesef bir binadan kopan beton parca yuzunden kaybettik. Bir baska arkadasin karisina ise aksam yaya gecidinde biri carpti kacti, hatun oluyordu 2 ay komada kaldi, ornekler cogaltilabilir ama icinizi karartmak istemem. Insanlar bu hadiselerin cogunu yurtdisinda olmasi imkansiza yakin kategorisini sokuyor ama aslinda hic de oyle degil, ve bu sikintilarin bazilari direk olarak bulundugunuz muhit ve sosyoekonomik konum ile alakali.

3-5 senelik yurtdisi deneyimleri ile 30 senelik ortadogu deneyimini karsilastirmak pek adil degil. Mevzu su, batakliktan kurtulmak icin disarida ne kadar paraya ihtiyacin var?

$4500 gibi bir paranin sizi eli yuzu duzgun bir ulkede batakliktan uzak tutacagini sanmiyorum, orta direk citasi bile cok daha yuksekte, ust gelir seviyesinden zaten bahsetmiyorum.Asgari ucret x 2 seviyesinde bir rakam. Eli yuzu duzgun bir ulkede bu gelirle ortalamanin baya altindasiniz.

Ayni para turkiye'de 67500tl yapiyor, asgari ucret x15. Ortalamanin baya ustunde kaliyorsunuz. Evde yemege ayri temizlige ayri bir hizmetci tutabileceginiz bir seviye bu.

O yuzden ortada versus falan yok bence..

Remote çalışıyorum, işimden memnunum, vaktim de kalıyor, iş değiştirmek yerine ülke değiştirirdim ben olsam. Maaş da gayet yeterli. Örneğin git Tayland'da, Kamboçya'da yaşa. Vize yok, artan vaktinde Hint okyanusunun tadını çıkar. Oradan sıkıldın mı, seç beğen git yaşa nomadlist.com

Bu (sizin) şartlar devam ettiği sürece Türkiye'de kalıp birikim yaparak, keyfi harcayarak, yatırım vb. olarak değerlendirirdim. Ne zaman ki yurtdışındaki remote işi biter ve Türkiye'de herhangi bir işte çalışmak zorunda kalırım, o zaman Almanya (veya o gün geldiğinde hangi ülke olacaksa) tarafını düşünürüm.

Sebeplerinden zaten çokça bahsedilmiş, o yüzden detaya girmeden şunları diyebilirim: Çocuğumu kendi dilimin/kültürümün yanında ikinci/üçüncü bir dil/kültürle yetiştirmek. Uzun süreli olarak yurt dışında kalmamış biri olarak bir dönem farklı yerlerle yaşama düşüncesi. (sadece turist gibi değil, bir dönem yaşayarak gözlemleme)

Tek eksisi de uçak ya da görüntülü konuşma gibi imkanlar olsa da; ailenin yanı başında olduğunu bilememek, yolda yürürken etrafında anadilinde konuşmalar duymaya hasret kalama korkusu, büyüdüğün yerleri çokça özlemek olabilir bana göre.

taurina ve logisticsmanager +1

Üç haftadır ailemin yanına geldim, gün geçtikçe eski sevimsiz ve mutsuz halime dönüyorum.

Ayrıca, Türkiye'deki işgal kuvvetinden hallice yapılaşmaya Avrupa'da altı aydan uzun süre kalınca tahammül edemiyor insan.

ikinci düşünüdğüm şeyden de bahsedeyim. farkettiyseniz işin çok siyasi kısımlarına falan da değinmedim ama;

yarın bir gün çocuğumuz olacak. ona cillop gibi bir alman pasaportu bırakmak ile, türkiye'de yaşatmak arasında da ciddi fark var.
ben burda 10 yıl da bu maaşlara çalışsam, alabileceğim ev anca istanbul'un ücra köşesinden bir 3+1. yarın depremde yerlebir olup olmayacağı bile belli değil (hadi bu biraz fantazi oldu) çünkü ben 4500-5000 dolar 6-7bin dolar kazanıyor olsam da, istanbul'da düzgün evler 150-200bin dolardan başlıyor yıllardır. bu fiyat da asla değişmeyecek.

yani ya ben eşimle sabah akşam para biriktiricem "çocuğumuza düzgün bir ev bırakalım" diye, ki mümkün değil, ya da aslında ona hiçbir şey bırakmamış sadece "kaliteli bir orta direk hayatı" sunmuş olacağız. o da türkiyenin demografik yapısında ne kadar mümkün bilmiyorum.

evet, bu maaşa almanyada da asla bir ev satın alamam. ama çok gerek var mı? almanya içinde yaşayan insanlara bir gelecek imkanı sunuyor. veya ben o kısma çok pembe gözlüklerle bakıyorum...

türkiye'de yarın darbe mi olacak veya bir tarikat ülkeyi ele geçirmeye mi çalışacak, bugün akşam 12den sonra müzik yasak, yarın ev dışında içki içmek mi yasaklanacak bunları bile bilmiyoruz.
şuan bir çocuğun yıllık okul masrafı 100bin liraları geçiyor, çünkü devlet okuluna verip küçük bir özgür suriye militanı yetiştirmek istemezsiniz. eh yani? türkyie o kadar da ucuz değil gibi aslında.

veya şuan istanbul'da beşiktaş-şişli vb. yerlerdeki düzgün 2+1 evler 15bin liradan başlıyor. ve emin olun bu evlerin hiçbirinin tuvaletine "mıçmak" bile istemezsiniz. yani ev kirasına da 1000-1300 euro harcıyoruz aslında.

bilmiyorum yani herkes haklı şuan burada. hiç kimseye haksız demiyorum ama, sadece "iyi para kazanmak" bu ülkede iyi yaşamak için yeterli değil gibi geliyor bana. kötü olan bir yerde, iyi bir şeylerle karşılaşmak çok mümkün olmuyor çünkü.

yani türkiye'deyken üstümde hep bir para biriktirme baskısı olacak, geleceğimiz net olmadığı için. para biriktirip ek iş almaktan yine hayatı kaçıracağım. ancak almanyadaki orta gelir maaşımla gelecek kaygısı gütmeden yaşamanın, biriktirmek zorunda hissetmeden yaşamanın da ayrı bir keyfi olur diye düşünüyorum.

yani diyorsunuz ya, bu maaşla türkyiedeyken de tatil yaparsın, diye.

türkiye'deyken bu parayı tatillerde ezemem. çünkü devletin, benim 45-50 yaşımdan sonrası için hiçbir planı yok. benim bu parayı türkiyedeyken biriktirip geleceğimi hazırlamam gerekiyor.

ulkedeki malum durumlardan oturu bu y.disina gitme isi ya hep ya hic olarak degerlendirilmeye basladi ne yazik ki. gidip 3-4 sene sonra hala geri gelebilirsiniz sonucta. turkiye mukemmel bir ulke bile olsa ben bir noktada bir sure farkli ulkelerde yasamayi eskiden beri isterdim ve yaptim da. bence biraz da bu acidan bakip degerlendirmeye calisin.

sadece başlığı okuyarak cevap veriyorum. trde 4500 dolarla kral olursun ancak trafikte mağzada sitede her yerde lümpenle berabersin. sürekli gerilmek, sinirlenmek, bak şu öküze diyerek yaşamaktansa. 4200e herhangi bir ab ülkesi kesinlikle tercih edilmeli.

nisan sonu berline taşınıyoruz. aynı maaşı türkiye'de alabilseydim gitmezdim.

verdiğiniz miktarlara göre türkiyede 2-3 senelik maaşınızla güzel bir ev alabiliyorsunuz. almanya'da bu mümkün değil.

ben olsam türkiye'yi daha yaşanılır kılmaya çalışırdım. yatırımla vatandaşlık veren ülkeleri araştırırdım. 6 ay orda, 6 ay türkiye'nin güneybatısında yaşardım. kıbrıs'da bahçeli havuzlu müstakil ev bakardım. trafik sıkıntıysa şoför tutardım.

Size bir handikaptan bahsedeyim.

İyi para kazanıyorum çocugumu özel okula vereyim diyin, acı ama gerçek gerçekten özel okul denilen okullar 100.000 TL, istanbul için konuşuyorum.

Kazanacagınız paradan belki ev alırım diyeceksiniz ama bu hiç te kolay olmayacak.

Benim böyle imkanım olsa Almanya'ya düşünmeden gider, yazları da çocuklarla türkiye'de olabildiğince bulunup burasıyla bagını kopartmamaya çalışırdım.

Hiç mi olmadı, çocuklar liseyi almanyada bitirince liseyi yurt dışında bitirenlerin sınavı vardı onunla Türkiye'de bogaziçi falan rahat kazanır. Sonra türkiye2de, türkçe, almanca ve ingilzicesi olan bir mühendis olarak ister Türkiye'de yaşar ister almanya'da.

Bunu yapmayacaksanız da ileride çocuklarınıza anlatmayın muhtemelen size epey kızar.

hocam sizin para biriktirme ile ilgili sorununuz var sanırım. şimdiye kadar bu tecrübeye gelen ve bu kadar para kazanabilen birinin(tahminim 10 yıl tecrübe var) zaten istanbul'da bir ev sahibi olması lazımdı.( en azından kredilerini ödüyor olmanız lazımdı) hatta o gelirle 2. ve 3. evleri yatırımlık alma planlarına başlamış olmanız gerekirdi.

sizin kafanızda gitmek varsa hiç kimseye sormayın gidin ama dünyanın en iyi ülkesine bile gitseniz eğer çalışmak zorunda iseniz bir şey değişmez. önemli olan belli bir yaştan sonra mesela 45 gibi, çalışmak zorunda kalmayacak pasif gelir elde edebilmek.

onemli detaylar yazilmista bir bakis acisi ve hesapta ben ekleyeyim.

Aylik farka Almanya'da sinirsiz oturum ya da vatandaslik icin bir miktar zaman yatirimi yaptigini da ekle. Tam bilmiyorum ama x yil gecirince orada sinirsiza basvurma hakkind olacak, baska ulkede calisarak bir nevi bunu da elde ediyorsun ve maddi degeride var sonucta her turlu uzun vadede. bence bu bile en az 100bin€ civari eder, ki yillik ciddi + demek. Vatandaslik daha da fazla eder, dandik olani bile en az 200-300bin maliyeti var dunyada.

"yani 1 defa geliyoruz dünyaya. bitki gibi aynı yerde çakılı yaşamktansa bir avrupa, amerika vs. neresi olursa deneyimleyelim"

yurtdışına yerleşmek isteyenler ikiye ayrılıyor bence. biri salt para diğeri de sizin yukarıda kurduğunuz cümledeki vizyon ama işte geliri düşürerek (alım gücü) gitme durumu çok istisna ve zor bir karar.

güncel işinizle ilgili bir problem de yok hatta baya gelecek vaadeden bir cümle kurmuşsunuz.."getir gibi bir firmanın ortalarında katılmışım gibi hissediyorum biraz"

ben olsam yurtdışı opsiyonunu şimdilik beklemeye alırdım.

@nuisance,

hayır alınamaz ev. peşinatı olmayan hiçbir insan ev alamaz, peşinat biriktirmek için de (örneğin şuan 2 milyonluk bir ev için 300-400bin lira peşinat gerek en az) hiçbir şey yaşamadan yılları geçirmek gerek. ben günümüzü hiç yaşamadan böyle şeylere girmeyi sevmiyorum. arabamı alayım, tatilimi yapayım ve şehrin göbeğinde yaşayayım, güzel restoranlarda düzgün yemekler yiyeyim. bunu seviyorum.

para biriktirme sorunu denen şey türkiyede genelde "hayatını yaşama sırf para biriktir" şeklinde algılanıyor, ben onu sevmiyorum. 1 tane ev almak için 5 yıl bağcılarda yaşayıp gitmek bana göre değil.

hocam gitme gitmeme konusu bir yana ayda 4500 dolar kazanan birinin 300-400 bin lira peşinatı dert etmesi bende para yönetimi ve bireysel finans ile ilgili sorunlarınız olduğu izlenimini de oluşturdu açıkçası. nasıl bir hayat yaşıyorsunuz bilmiyorum ama 4500 dolar + yan gelirlerim de var demişsiniz, böyle biri için 300 bin lira bahis konusu olacak bir para olmamalı. yurtdışına gitmiyorsunuz (vize sorunu vs var demişsiniz bu konuda tecrübeniz olmadığını düşünüyorum, hani pahalı tatiller falan olsa neyse), sadece Türkiye'de kalarak eve giren ayda 7-8 bin doları nasıl harcıyorsunuz ki 300 bin lira gibi bi parayı biriktirmeyi mesele ediyorsunuz? ortalama hane gelirinizin dediğinize göre aylık 105 bin lira olması lazım. Almanya'ya daha düşük bir maaşa gidiyorsunuz ve orada masraflarınız trye göre kat be kat daha yüksek olacak, bu parayı yettiremeyen ve yatırım yapamayan biri orada nasıl yapacak bilemiyorum gerçekten.

öncesinde bu kadar kazanmıyorsanız ve bu maaş skalasına yeni çıktıysanız belki biraz bocalamış olabilirsiniz (eğer öyleyse tabii), ama dediğim gibi bi gariplik var sizin tabloda bence. bireysel finans okur yazarlığınız yoksa da emin olun Almanya'da da sıkıntı yaşarsınız her halükarda. ayda 100 bin liraya hayatını da yaşarsın, dünyayı da gezersin, kenara peşinat koyacak kadar para da biriktirirsin rahatça, yani bu kadar olmasa da benzer paralar kazanan biri olarak samimiyetle merak ettim hayatınızı.

@roket,

yok abi geçmiş için söylüyorum ben. "bugüne kadar almadıysanız" denmiş ya.

Bu arada "vize sıkıntı" konusuna minik bir ekleme yapayım: Türkiye'de yaşayan ve çok acayip paralar kazanmayan biri olarak hiç böyle bir sorun yaşamadım. Zaten 3 kere Schengen alanına seyahat ettiyseniz Fransa çat diye çok yıllık vizeyi yapıştırıyor. Amerika desen ilk seferinde 10 yıllık veriyor. UK desen, o da parasına bakar, hiç teklemeden 2 sene yapıştırıyor.

Parayi bir kenara koy. yasamak istedigin yeri düsün, burada sartlari ögrenirsin ama tamamen senin kisiligine bagli.
benim doktoram bitsin almanya'dan arka bakmadan kacarim. ama yunanistan, portugal, türkiye yasamak istedigim yerler. az bi göl görünce moralim bozuluyor burda Tr'de olsam simdi yüzerdim diye.

dil problemin olmasa, a1 falan degil advanced o zaman git derdim. gidecekseniz de dil problemi olmayan bir ulkeye gidin bence, almanya'ya degmez.

Türkiye cennet, diyenlere bakma :)

Türkiye'deki gelirinle kendine güzel bir yaşam alanı yaratabilirsin. Gitmesi gerekenler senin durumunda olanlar değil. Mavi yakasındır geleceğin yoktur gidersin. Memursundur gelir stabildir gidersin.

Türkiye senin gibiler için cennet. Rahatını bozmaya değmez. "Doktoram bitsin hemen gaçıyom" culara bakma.

Remote çalışıyorsan sakin bir sahil bölgesinde birkaç sene yaşam masraflarını minimuma çekerek sağlam bir birikim yaparsın. Sonra da bak keyfine.

Türkiye'de kazandığın para evet güzel. Fakat kaliteli bir hayat yaşamak için İstanbul ya da Ankara'da yaşayacaksın. En az 7-8 bin lira kira vereceksin. A noktasından b noktasına gitmek için tek seferde en az 1 saatini harcayacaksın. Trafikte ne idüğü belirsiz teröristlerle magandalarla muhatap olacaksın. Sokakta acaba bir manyak çıkıp hayatını tehlikeye atacak mı bekleyeceksin. Çocuğuna iyi bir eğitim vermek için çuvalla para dökeceksin. Daha bak tek kelime mülteci lafı etmedim.

Avrupa'da yaşayıp sıfıra yakın faizle ev alıp burada hayal edemeyeceğin arabalara çok daha ucuza binebilir, çocuğuna çok daha kaliteli bir eğitim imkanını çok ucuza verebilirsin.

Ha bir de burada remote ve yabancı bir şirket üzerinden çalıştığın için sosyal güvencen yok muhtemelen. Bu da çok büyük bir handikap.

site mahallesi, soyak yenişehir sitesi, sinpaş finanskent güzeldir mesela.
Bunların tam önüne metro inşa ediliyor. Görece daha nezih bir bölge oldu burası site olması sebebiyle.
O civar güzel.

Atakent güzel bir mahalledir ama son zamanlarda biraz bozulmuş olabilir.
Şerifali taraflarındaki 2-3 blokluk mini siteler olabilir.

Bu arada ümraniye sayılmaz ama libadiye, bulgurlu tarafları da güzel merkezidir.

1. Tercih Atatürk, tantavi
2. Tercih İstiklal ve Armağanevler'in caddeye yakın kısımları
Kalanın tamamı 3. Grupta yer alır.
Ölüm grubu Mustafa Kemal mah. Ve bu mahalleye sınır bölgeler.
Özel ödül atakent mah. Özellikle tamamen caddeye uzak iç kesimleri amerikan banliyoleri havasında. Ayrıca atakent de 1. Tercih bu arada.

Atakent iyidir.

umraniye'ye cok yakın olan bulgurlu mahallesi'ni de dusunebilirsiniz belki.

bazı siteler özellikle muhafazakar aileler için yapılmış oluyor, biz Suryapı exen'e gitmiştik mesela, rahat edemeyeceğimizi anladık. havuzlu spor salonlu güzel sitede otururum hayali kurarken rahatsız olacağınız bir ortamda kalmayın, mutlaka site seçerken gidip bi etrafa da bakın derim. onun dışında ben de Libadiye ve bulgurlu taraflarını önerecektim, site mahallesi mesela inanılmaz trafikli bir bölge.

istiklal mahallesinde, şehzade caddesinin üst tarafları iyidir. ihtiyaç olan her şey el altında bulunuyor. genel olarak muhafazakar bir yer sayılsa da son zamanlarda durum biraz hafiflemiş durumda (sadece biraz :) ). Aynı şekilde, son zamanlarda beyaz yakalıların buralardaki yeni veya bakımlı ama geniş eski binaları tercih ettiğini görüyorum. (muhtemelen normal şartlarda tercih etmeye niyetlendikleri semtlere göre daha uygun fiyatlı olduğundan)

Ne istediğinize, işinizin konumu vs. ye göre değişir. Ümrnaiye baya geniş bir ilçe ve ulaşım olarak birbirine ters bölgeler var. Yani iki iyi bölge birbirine ikame olmayabilir. Ya da site ağırlıklı mahalleler var, bireysel apartmanlı, oturaklı apartmanlı bölgeler var, ofis/plaza ağırlıklı bölgeler var. Ayrıca bütçe de önemli. Avrupa Konutlarından ev alabilir misiniz mesela? Sinpaş projeleri, Limonlu Bahçe, Sur Yapı? Bazı bölgeler çok eski, bazı bölgeler çok yeni vs. Ya da kentsel dönüşüm bekleyen mahalleler var, ileriye yatırım olarak.

Siz kendinizi değerlendirmelisiniz önce.

İlk tercihim Tantavi mahallesi olurdu. Daha sonra Atatürk ve Yamanevler mahallelerine bakardım.

Atakent, İstiklal, Armağanevler mahallelerinin caddeye yakın bölgeleri ve yokuş olmayan bölgeleri olabilir.

Fatih Sultan Mehmet mahallesi de iyi. Çakmak mahallesinin daha çok site kısımlarını tercih edilebilir.

Site, Finanaskent, Tatlısu, Şerifali mahalleleri ataşehire yakın olması gibi nedenlerle son yıllarda çok site yapıldı, tercih edilebilir.

Mustafa Kemal mahallesinden uzak durun derim ama zaten bu mahalle Ümraniyeye bağlı değil, ilginç biçimde Ümraniyeye iteleniyor:)

Kazım Karabekir, İnkılap, Hekimbaşı, Dumlupınar, Ihlamurkuyu, Cemil Meriç, Topağacı, Huzur, Parseller, Esenkent, MAdenler, Esenşehir vs. tercih etmem ama buralarda da baya büyük projeler olabiliyor noktasal olarak.

Bu arada alınabilir diye saydığım noktlarda da pek ev kalmadı, çok az seçenek var.

Idm vardı bi ara çalışıyorsa mükemmeldi

tr.savefrom.net

Konu youtube ise saveclipbro.com işe yarıyordu bir zamanlar.

yok normal dizi, film izleme sitelerinden olanlar. Belgesel indirecegim de.

guzel bir sitedir.konum olarak da cok iyidir.

Orada oturan 2 aileyi biliyorum. Birisi 3 sene kadar önce 4000 lira kira veriyordu. Daire büyüklüğünü bilmiyorum.

Neden orası dediğimde, "Çocukları güvenle site bahçesine salabiliyorum. Güvenli bir yer." demişti.

Laptopu adaptörü takılı olarak kullanıyorsan bir de adaptörsüz kullanmayi dene. Eger sorun düzelirse, adaptorü taktığın prizde topraklama iyi degildir demektir. İyi topraklamalı bir prizde kullanmayı deneyebilirsin.

Sorunun cozumu bu degilse sürücü kaynakli olabilir. Sirucu guncelleme ya da dogru surucu yuklemek sorunu cozebilir

Soket türüne bağlı olarak direk tak çalıştır kullanırsın. Sokete dikkat et ama. (HDMI, DVI, DP, VGA). Senin bilgisayarındaki çıkış alacağın monitörde giriş olarak var ise bu söylediğim geçerli. Yeni monitörde uygun soket yoksa HDMI-DVI dönüşümü basit bir soket çevirici ile çok kolay oluyor. DP den diğerlerine dönüşüm de mümkün ama dönüştürücüleri biraz daha maliyetli.

Büyükten kastın sadece ebat ise ve çözünürlük aynı kalacaksa sorun yaşamazsın. Elde ettiğin şey aynı görüntünün büyüğü olur.

Eğer yeni alacağın daha büyük olan monitörün çözünürlüğü farklı ise (atıyorum QHD, 4K gibi) o durumda yine normal günlük kullanımda pek bir sıkıntı yaşamazsın. Ama ekran kartının pek yeni olmadığını ve yeni monitörü de monitörün varsayılan çözünürlüğünde kullandığını var sayıyorum, grafik içeren uygulamalarda (oyunlar, CAD programları gibi) performans düşüşü yaşaman olası.

hdmi ya da dvi üzerinden bağlandığını tahmin ediyorum, takarsın aynen devam edersin.

şu anki monitörün hd çözünürlükte ise ve yeni monitörün de daha büyük olsa da hd çözünürlüğünde olursa performans vs aynen devam eder.

4K monitör almayacağını tahmin ediyorum, ama olur ya alırsan çok eski bir sistem değilse masaüstünde bir değişiklik olmaz ama eskiden çalıştırdığı oyunları 4K çalıştıramaz.

sanıyorum ki elinizdeki "laptop ssd'si" dediğiniz parça m.2 sokete sahip. bu durumda gittigidiyor, aliexpres (hatta artık hepsiburada) gibi sitelerde m.2 soketli ssd kılıfları mevcut. bunlardan birine takarak tasınabilir disk gibi usb den bağlayabilirsiniz.

Bunu bulamazsanız yine benzer şekilde m.2 soketli ssd diski sata'ya çeviren kutular var. bu kutu standart bir harddisk büyüklüğünde. bunu da bilgisayarın harddisk yuvasına oturtuyorsunuz. Eğer bilgisayarda bunu takabileceğiniz (ikinci bir) harddisk yuvası bulunmuyorsa -ki genellikle ikinci bir yer olmaz- bu durumda da iki yöntem var. birincisi standart 2,5" harddisk boyutlarına getirdiğiniz diski, biraz önce bahsettiğim sitelerde satılan boş harici harddisk kutularına koyup usb ile bağlayabilirsiniz. ikinci yöntem yine aynı şekilde olup kutusuz olarak satılan sata usb çeviricileri kullanmak, 3. yöntem ise ssd yi caddy denen kızaklarla dvd yuvasına oturtmak. Aklıma gelenler bunlar. Bunlar için de seçtiğin yönteme göre 30-100 tl arası bir masrat etmen gerekebilir.

Eğer ki burada bahsi geçen disk standart sata disk ise bir üst paragrafta söylediğim yöntemler iş görecektir.

Küçük zincir marketleri ve kahvaltılık vs satan yerleri deneyebilirsin. Bazıları komisyon karşılığında nakde çeviriyor.

Migros tan hepsine parlament al ver mahallen deki bakkalına

%20 ile kiriyorlar en az, cok fazla.

Bi aralar Cinemaximum biletlerini gişeden almak yerine Opet ve Migroslardan 12 liraya alabiliyordunuz.

fırsatbufırsat.com veya hepsiburada.com gibi sitelerde de çeşitli kuponlar olabiliyor. 8-16 lira arası gibi pek çok seçenek oluyor.

Hepsiburada ve opet i pek önermem. hepsi burada sanal kart numarası gibi bir şey yaratıyor, opet de benzer bir kod veriyor ama pnr kodu değildi en son. koltuk seçimini ve bileti almayı gişeden yapmanız gerekiyor. Ve bu işlem çok çok uzun sürüyor.

fırsatbufırsat sanırım direk sitede kullanılabilen PNR kodu veriyordu. Siz yine oralarda bilet bulursanız PNR verip vermediklerini ve direk sitede geçerli olup olmadığını bir sorun ne olur ne olmaz. Bazen gişede filmin başını kaçırabiliyorsunuz.

yeni yasa ile indirim, promosyon işlerine sınır geldi. şifre, fırsat kodu, yemek yiyene 10 liraya bilet falan yok artık.

o bölgedeki salonları bilmediğim için doğrudan bir önerim yok ama cinemaximum gibi zincir olmayan sinema salonlarını inceleyin. oralarda normal fiyatlara izleyebilirsiniz.

özdilek'te pazartesi ve çarşamba halk günü var (14-16 tl)
kanyon'da 35 tl normal bir film. maximum kampanyası sabah ilk senasta oluyordu ama kalktı o da. sadece mısırda indirim var. (ne mısırmış arkadaş)

En azindan telekom kampanyalari vardi o da kalkmis arkadas hakikaten ne misirmis. 35 tl’ye film mi izlenir :(

Kucuk sinemalar daha iyi dogru soyluyorsunuz bakayim

Dün gideydin vardı. Çarşamba günleri cinemaximumda halk günü

Olmadi dun :(

belki aşağıdaki indirimli sinemalar yakın olabilir size.

www.cinemaximum.com.tr

Yok, zaten onu yapmaya niyetli değilim. Bence usulüne uygun olarak çıkış işlemi yapsınlar.
Ben sadece hak ettiğim bir şey varsa üstüne yatmasınlar diye bakıyorum.

1) Kıdem tazminatın 2 yıl 11 ay üzerinden hesaplanır

2) Sana ihbar tazminatı vermek istemiyorlar. Seni ya 6 hafta çalıştıracak ya da hemen çıkarmak istiyorsa onun parasını verecek

3) 6 hafta önce istifa etmiş gibi yap teklifini sakın kabul etme, hele ki istifa dilekçesi sakın verme. İşsizlik maaşından faydalanamazsın, kıdem ve ihbar tazminatını alamazsın.

4) Ne yazık ki 3. seneyi doldurmadan izin hakkın gelmiyor, çakallar ona kadar mı hesap etmişler.


Çıkış koduna da dikkat et, hangi madde ile çıkış yapacaklarını sor. Senin durumuna en uygun olanı "4 : Belirsiz süreli iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı sebep bildirilmeden feshi"

simdi size yazili bir ihbar vermeleri lazim. ben bunu hatirliyorum. bunu verdikten sonra 6 haftalik sureciniz var. su gune kadar vermedilerse zaten vermeleri halinde 6 hafta koyunca is 3 yili dolduruyor. kidem tazminati nasil hesaplaniyor bilmiyorum. yil yil hesaplaniyorsa artik 3 yil olacaktir diye dusunuyorum. yani sana ihbar vermedilerse su an. yazili olarak. seni 6 haftadan once isten cikarma durumlari yok. yoksa ihbar tazminati da oder. eger cikartmazlarsa kidemini de 3 yildan hesaplamak zorunda kalacaklar islerine gelmiyor. benim bildigim kidem tazminatina ihbar ekleniyor. cunku sen o zamanda da isverene calisiyorsun.
siz bu 6 hafta boyunca gunde 2 saat is arama hakkina sahipsiniz. ve bu surelerde calisirsaniz her saat basina aldiginiz saat ucreti kadar bir daha ucret alirsiniz.

kurallar ne ise onu yap. kendi kendine istifa falan verme kendin cikmiyorsun. cikis koduna da arkadasin dedigi gibi bak. baska koddan vermesinler. sebepsiz cikartiyorsalae zaten 4-8 ay arasi tazminat aliyorsun.

25 gun kala cikarsan 3. Yilin izin hakkini alamazsin.

ben her sabah yapıyorum 2 senedir bi sorun olmadı. bende üstü demir var yanlız plastikler için bişey diyemem.

biz ofise aldık plastik olanlarından. günde 2 - 3 yumurta yapılıyor, bazen farklı zamanlarda. ederi her yerde 30 lira civarı. sağlık konusundan kastın ne bilemedim ama biz ölmedik. makine dersen o da ölmedi. aşağıda kantindeki adam a sorduk. her sabah seri yumurta haşlıyorlar bir sürü kişiye. (ben diyim 30 sen de 50 tane). ayda bir yenisini alıyoruz bozuldukça diyorlar. iş görüyor makine. fiyat performans cihazı gibi ve pratik. ofiste kimse temizlemediği için makineyi çok pis görünüyo şu an ama hala ölmedik demiş miydim :)

ben goldmaster'dan almistim sanirim benim de 2 yil civari olmustur alali. hemen hemen her sabah yumurta yapiyorum henuz bir sorun yasamadim. arada bir ustteki kubbe gibi olan kapla yumurtalarin dizildigi plastik seyi yikamak gerekiyor ama. yumurta zaman zaman kopugunu birakabiliyor ustune. ben memnunum.

Bence sağlıklı değil. Kapağından ve yapısından dolayı. Plastik olduğundan, mikro plastikler hop vücuda. Onun dışında sağlıksız bir durum yok ama.

bizim ofiste var, yıllardır kullanılıyor her gün daha ölmedi, biz de ölmedik.

Bir de ekleyeyim bu henüz ölmedik biz demek de bir hayli saçma. Yani çok küçük miktarlarda plastik ve metal alarak vücuda anında ölümü beklemek saçma olurdu. Ama bu maddelerin bir kısmı vücuttan atılamıyor. Direkt olarak da kanserojen. Kanserli insan sayısının sürekli olarak artması bu gibi "o an öldürmeyen" şeylerden kaynaklanıyor. Zehirleri tehlikeli yapan, sürekli olarak küçük miktarlarda alınması. Vücudun bunu atması için bir fırsat bile tanımadan, yenisi giriyor vücuda.

Bir de plastik zehirlenmesinden ölen balıklar var tabii. Her gün gelen onlarca haber var böyle.

Mikro plastikleri,yediklerimizle zaten alıyoruz. Balıkta var, tuzda var, neredeyse bütün sularda var. Bari bunda olmasın diye dedim. Miktarı artırmaya gerek yok.

Ama belirteyim tabii. Arkadaşların dediği gibi, yerseniz ertesi gün ölmezsiniz.

merak ediyorum, bunu her sabah kullananlar, her seferinde yedi yumurta mi pisiriyor? icine bir yumurta koyuyorsaniz bu israf degil mi? haslanmsi yumurtanin kabugu catlamadigi sürece uzun süre dayanabildigini biliyor musunuz? her gün bir yumurta haslamak yerine neden haftada bir defa 7 yumurta haslamiyorsunuz?

@pilav spor yapıyorum her sabah 5 yumurta beyazı yiyorum. sıcakken yeniyor anca soğuğu hoşuma gitmiyor.

Kapağı metal olanından var bende, 9 senedir kullanıyorum, memnunum. İki senedir her sabah işe gitmeden yumurta pişiriyorum, çok pratik oluyor, ben hazırlanana kadar pişip ötüyor, başında durmak gerekmiyor.

@pilav, maalesef 7 yumurta pismiyor her seferinde. bir de bunlari pisirebilmek icin zaten kabugunu delmek gerekiyor yumurtanin. o nedenle buzdolabinda saklama işi de yaş.

eski olacak ama "fun run" ve "fun run 2" var. Kelime oyunu değil ama çok zevkli.

funrun+1
ama ikincisini oynamayın, ilki daha güzel.
bunun dışında da senelerdir güzel bir oyun bulamadık zaten.

Risk. Tek atar..

- Havaalanından çıkınca sağa dönüp yürüyorsun. Kaldırımın bittiği yerde Havaş var. Otogara gidiyor.

- Havaş ile otogara gittikten sonra otogarın ilçeler terminali var, oradan Kumluca-Finike arabalarını buluyorsun. Kumluca seyahat, Batı antalya, Çiçek Tur (Kumluca seyahatle birleşmişti galiba bu)

- Tekirova sapağında indiriyor bunlar. Oradan da içeri giden minibüsler var. (diye biliyorum)

Unutmadan, otogarda yine kontrol et tekirova araçları da olabilir tee kumlucaya kadar gitmeyen. Bi kere tekirovadan antalyaya dönüşte onlara denk geldim, bütün Tekirova'nın içinden dolaşıp öyle gidiyordu. Bi de utanmadan express yazmıştı üstüne :)

Unutmadan 2: Daha hızlı olsun istersen, Havaştan otogarda inmeyip devam ediyorsun. 5M migrosun az ilersinde (akvaryumun orda) tekirova tarafına giden araçların durağı var. Havaş şoförüne söylersen orada da bırakır. Oradan binersen otogarda bekleme derdin olmaz. Mayısta yer bulma sıkıntısı olacağını sanmam.

Havaş en son 10 12 lira gibi bişeydi, tekirova tarafına giden araç da 12 15 gibi olsun. En son çıralı ya 15 e gitmiştim.

google drive

amazon s3 var da demeye dilim varmıyor. s3 dediği simple storage service ama simple mı dersen bence değil. paralı olanlar arasında en güvenli ve ekonomik olduğunu duydum (kullananları da gördüm).

bilgisayara takılan veya harici olan modeller vardı bi aralar. şimdi göremedim. onun yerine şöyle cihazlar varmış şimdi:

urun.n11.com

VHS dediğin için bunu gösterdim. HD olanları da var ama daha pahalı.

avm'de pet shop'lar bile satıyor. polisin ilgileneceğini sanmıyorum.

yönetmeliği biraz kurcaladık da, pet shoplar belli kriterleri sağlarsa (özel eğitimini almak, hayvanlar için uygun ortam ve bakım koşulları sağlamak, devlete kayıtlı sertifikalı gibi olarak vb.) sadece evcil hayvanları satabiliyormuş resmi olarak.

satanlar kötü evet ama asıl sorun parayla hayvan alanlarda, aldıktan sonra da tek derdi çiftleştirip yavruları satmak olanlarda, bu gerçeği kabullenelim. insanlar artık sevgiliyi de, hayvanı da aksesuar olarak görüyor.

HAYTAP. bu konuda bakanlıktan da destek alarak işlemleri yapıyor.ç satılan hayvanlara el koyup ücretsiz olarak hayvanseverlere sahiplendiriyor.

saveclipbro.com

Uygulama değil site ama işine yarayabilir

başıma bişey gelmeyecekse torku.

kaşarı sütaş alıyorum genelde. ama o fiyat bandındaki tüm kaşarların tadı aynı geliyor bana. aralarında ne fark var ben de bilmiyorum.

bulgaristandan alıyoruz biz kaşarı. türkiyeden de yörsan marka var ona en yakın
edit: yörsan değildi ya başka bişidi şimdi aklıma gelmedi
edit2 : hatırladım yeşilova markası

bimde satılan kasarı alıyorum ama adını hatırlayamadım.

biz genel olarak hangisi indirimdeyse/ucuzsa onu alıyoruz, bi farkını göremedik.
bkz:öğrenci evi :)

bim'deki dilimlenmiş kaşar var ondan alıyorum. güzel bence.

Pek farkı yok, rastgele.

ekici 400 gr 5tl

bergama tulum peyniri al. kaşar filan hikaye.
enfes tost oluyor.

Torku kesinlikle . Her markayı denedim torku kadar iyi eriyen yok

Hangisi bilmiyorum ama hangisi olmadığını biliyorum. Kesinlikle Bim'deki Binvezir değil. Eriyince lor gibi görünüyor ve kötü bir tadı olyor.

İkinci sırada ise bimin kendi kaşarı geliyor şu kaanlar mı ne. Tatsız bildiğin. Tat olsun diye tuz döküyordum kaşarın üstüne.

Profesyonel bir öğrenci olarak paraya kıyıp bildik marka almak gerektiğini öğrendim :) ekmek de ciddi fark ediyor bu arada. Ne kadar para o kadar lezzet olayı varmış.

Pınar'ın dilimki kaşarı kadar tosta yakışan, güzel bir kaşar yemedim ben.

kaşar koyduğum zamanlarda vakfıkebir kullanıyorem.

o 24 gb ssd muhtemelen express cache içindir. eğer dediğim gibiyse sen normal 1 tb lık harddiske kur. kurulumdan sonra express cache yazılımını yükle. o senin için ssd yi gizleyip açılış hızlandırma gibi işlemleri halleder. (işletim sistemi ve sık kullandığın programları oraya alır, ama kendi ayarlar)

ortalığı iyice karıştırayım, ben onu direk 1 tb gösterecek diye biliyorum. kendi cacheliyor yani. partition olduğunu sanmıyorum. ama emin değilim :)

iki ayrı gözüküyor bir 22 küsür gb bi de 900 küsür

@seen sea+1 cache otomatikman algilanip gizleniyor. en azindan bende öyle oldu.

size alışmaları, konuşmaları, omzunuzda gezmeleri vs en çok sizin ne kadar ilgi gösterdiğinizle alakalı şeyler. yavru ve erkek olursa konuşma ihtimali daha yüksek derler ama dediğim gibi en önemlisi ilgi ve sevgi göstermeniz. (ayrıca hiç bir zaman konuşmayabilir de, yine de ondan vazgeçmeyeceğinize emin olun lütfen)
iki tane olurlarsa birbirleriyle ilgilenip size alışmamaları çok olası ama eğer uzun saatler eve gelmeyen, yoğun çalışan, sık seyahat eden biriyseniz tek kuş yalnızlıktan bunalıma girip kendini öldürebilir.
bir çok insan muhabbet kuşlarına süs eşyası muamelesi yapıyor, "etrafı kirletti, konuşmuyor, çok ötüyor" diye sıkılıp atacak yer arıyorlar. lütfen enine boyuna düşünmeden bu işe kalkışmayın.
çok duygusal ve akıllı hayvanlar, sizi sürekli şaşırtacaklar ve çok mutlu edecekler, sevin ve ilgi gösterin yeter ki.

erkek zaten denmiş. mümkün olduğunca küçük alın. bizimki 1 aylıktı ve dendiği gibi sizin ilginize bakıyor. kardeşim kafesinden hiç çıkartmadı ama nereye gitse yanında götürdü evde. televizyon izlerken salona, ders çalışırken odasına, yemek yerken yine yanına falan. bunların dışında sürekli konuştu ona bişeyler anlattı, kelime ezberletmeye çalıştı.

Son durum şu : Kuş kendini ev kedisi ya da ev köpeği sanıyor. kahvaltı yaparken peynir yerken görürse ciyak ciyak istiyor. tekerleme falan söylüyor. gel beni kaşı diye boynunu uzatıyor. eve salında pek gezmiyor, sadece tanıdığı kişilerin omzuna gidiyor, o da ilgi sırasına göre öncelikli olarak. bir de yiyecek bişey buldu mu dışarda, onunla ilgilenen kişinin ağzına falan götürüyor.

şu an 5 yaşında ama insan gibi davranmaya başladı.

yalnız şu var bir yerden sonra dişi istiyor. iki kuşu ayrı odalarda ayrı kafeslerde büyütüp ikisi de konuşmaya size iyice alışmaya başladıktan, biraz da olgunlaştıktan sonra bir araya getirmeniz bence daha uygun olacaktır.

hepsi hayal gücüne ve işlemci vb. donanımın gücüne bağlı.(güçten kastım sunduğu imkanlar)

raspberry evet ufak bi bilgisayar donanımı. çok az güç çeker, çok çılgın performans gerektirmeyen (mesela eski netbookların yaptığı işler gibi) işleri yapabilir. benzer uygulama olarak evde kendi NAS ını yapmak, ev otomasyonumsu şeyler, yok efendim fatura çok geliyo, torenti bu indirsin, ya da tv ye bağlayıp media player vb gibi kullanmak aklıma ilk gelenler. çok daha komplike şeyler de mümkün (ufak web sunucuları gibi)

arduino daha çok amatör hobiciler için, ya da profesyonelliğe yeni adım atanların çok çok çok çok hızlıca bişeyi denemek için kullanacakları basit bi platform. çok popüler oldu, çok örneği var. elektroniği, mikrodenetleyicileri herkesin kolayca yapabileceği bi hale getirmiş. bununla da büyük projeler yapılabilir ama ticari falan olmaz. dediğim gibi amatör işi. buna yazdığın kod "it ite, it kuyruğuna" gibi olur. profesyoneller bunn yerine direk benzer işlemcilere profesyonel ortamlarda kod yazar. özetle bu çok amatör. hızlı protatiip için.

raspberry veya türevleri de öyle. he o biraz daha ileri seviye gibi. adam orda bişeyler yapmaya başlar, sonra işlemciyi tanıdıktan falan sonra yine bu kartı kullanmaz, üzerindeki işlemciye ya da benzer başka işlemcilere program yazar, kart tasarlar, ticari ürün olarak çıkartır.

ama şu anda raspberry pi mesela, benim evimdeki 10 yıllık yaklaşık 500 watt elektrik tüketen P4 3GHz 512 ram li bilgisayarımım yapamadıklarını yapar hatta katlar cebine koyar, üstelik bunları 3 wattlık elektrik harcayarak yapar.

bu aletlerle prototip yaparsin. ticari olarak kullanilmak icin cok pahali.

mesela ben bir cihaz yaptim arduino ile. patentini de aldim. simdi denk gelirse seri uretim icin satacak firma bakiniyorum.

Ikisiyle ticari uygulamalar yapanlar var fakat genellikle bu girisim isin startup surecinde boyle ilerliyor ya da prototip asamasinda. Az adetlerde ve farkli kulvarlarda isler icin ticari de olsa bunlari kullanmaya devam eden prototipi son urun gibi kullananlar da var.
Arduino ve RaspPi apayri ve ortak noktalari var. Fakat cok temel fark mikroislemci ozellikleri cok farkli dolayisiyla arduino daha pin duzeyinde kontroller icin uygun isler de kullanilsa da RaspPi biraz daha PC nin yapabilecegi islerde ama standalone calisabilen cihaz gelistirmede kullanilabiliyor. Arkadaslarin verdigi ornekler gibi : embedded server ya da media player gibi.

Ne zaman gitmeyi düşünüyorsunuz? Nasıl bir bütçeniz var ona göre öneride bulunayım. Çıralı'da oturuyorum. Şu anda müsait değil ama kendi pansiyonumuz da var.

evin yakınında yüksek gerilim hattı, jeneratör falan var mı?

@ertalpius bildiğim kadarıyla olmaması lazım iki de akılsız telefon var onların şarjları normal sürede gidiyor.

evde wifiye bağlanmaya çalışması ama bağlanamaması veya bağlanıp kopması veya sürekli wifi araması şarjı tüketiyor olabilir. wifiyi kapatıp deneyiniz.

ertalpius + 1

ayrıca evde telefonun kendisi az çekiyorsa (etrafında, çok yakınında metal içeren ya da çok sert cisimler varsa) çıkış gücünü arttırıp çok pil tüketir.

evde wifi ile devamlı bağlı kopma anında uyarı vermesinden anlayabiliyorum. mesela geçen hafta şehir dışındaydım ve telefon bulunduğum evde devamlı wifiye bağlı olmasına ara da kopmalar olmasına ve tüm internet ihtiyacını telefondan karşılamama rağmen minimum 2 günü çıkarırken, evde sadece whatsapp vs bildirimler için bağlı. Modem benim odamda modeme yakın olması etkiliyor olabilir. çözemedim

2 ay staj yapip 1 ay gezemezsiniz. staj bittikten resmi olarak tasinma hakki olan 2-3 günden fazla kalamazsiniz gittiginiz ülkede.

stajiniz bittigi anda cikisiniz bildirilir sigorta, finans bakanligina filan, o günden sonra bir kac gün hakkiniz oluyor, benim bir tanidigim staji bittikten sonra, vizesi devam ederken berlinde kolunu kirdi, hastanede islemi yapildiktan sonra türkiyeye deport edildi hakkinda dava acilip, gecende sonuclanmis iste kac sene bilmiyorum giris yasagi ve 4 küsür bin € ceza yemis, bir de tercüman masraflari cikmis 2 bin €. sakaya gelmez bu.

gezmekten kastım şirketle anlaşıp, 3 ay staj gösterip bu süre içinde bir süre gezmek. staj zaten ücretsiz olacak. pek çok kişi bu şekilde yapıyormuş zaten.

uzgunum ama 4 gun icersinde kabul alman cok zor.

erasmusintern.org'u bi arat istersen ama en hizli sekilde bile 1 hafta suruyor adamlar cv'ne bakiyor da skype mulakati oluyor da sonra sonuc donuyor kismi.

4 gün sınırı kalktı. Aramaya devam ediyorum.

diş teli varken emar da tomografi de çektirdim sıkıntı yaşamamıştım.

tomografi radyasyon manyağı yapar tamam da, Mr sadece ses dalgalarıyla işlem yapmıyor muydu? yani radyasyon yok gibi onda ama?

bir radyoloğa danışsanız çekeceğiniz hastanede.. en son mr a ananeme eşlik etmek için girdiğimde ustumdeki baskı metalleri cihaz mıknatıs gibi çekmişti bende.

diş telleri muhtemelen mr tarafından etkilenecek bir maddeden yapılmamıştır. çünkü gerek dolgu, gerek kemik kırıkları için vücuda entegre edilmiş madeni yapılar mr ve diğer görüntüleme yöntemleri göz önünde bulundurularak seçilir. dişteli de bu yönde bir kararla seçilmiştir. mr ısınma yapmaz. mr çok kuvvetli bir mıknatıstır. radyasyonun r'si yoktur. sanırım kontrast maddeyle çekecekler mr'ı. bu da daha net, daha keskin görüntü almayı sağlar. bir epilepsi hastası olarak hem kontrast maddeli mr, hem de kontrast maddeli (git: eksisozluk.com) tomografi çektirmiş biri olarak beyin görüntüleme olayında çoğunlukla mr tercih edilir. korkulacak bir durum yok

hangisi olcagina siz mi karar veriyorsunuz? doktor neyim yok mu?

Abi btyi daha çok kanamadan vs şüpheleniyorsak kullanıyoruz. Epilepsi şüphesi varsa mr çekilmesi daha uygun olur. Da bunu doktorun söylemiş olması lazım size ya. Bt de çektirebilirsiniz mi dedi doktor size? Bence paraya kıyın adam gibi mr çekilsin epilepsi önemli bir hastalık tanısı konsun. Bu arada Eeg de istemiş olmaları lazım asıl o önemli epilepsi tanısı için

Doktor önce kontrast MR istedi. Daha sonra bizi rayolojiden uyardıkları için diş telini söyleyince doktor tomografiye döndü.

biz de acaba diş telini çıkartsak mı diye düşündük. Dış tedavisi bitti ama tedavi sonrası tel kalıcı. Tedavi yeditepe Üniversitesi Hastanesi'nde yapıldı ve yapan doktor şimdi mezun olduğu için ulaşamıyoruz. Eskişehirde Osmangazi Üniversitesi Hastanesi'nde teli takan doktora danışın dediler. Doktora ulaşamıyoruz. Yeditepe Hastanesindekiler ne tür tel kullandıklarını, 3 tesla MR a dayanabilir mi bilmiyor.

Osmangazi Üniversitesi Hastanesi'nde ortodonti doktorlarına sorduk, onlar da bilemedi. Radyologlar da kullanılan tele göre değişir dedi. Arada kaldık.

EEG de istendi, onu çektirdik. Şu an kesin epilepsi denmedi ama hem epilepsiye çok benzer belirtileri var, hem de alakasız bir iki durum daha var (nefes kesilmesi, bayılma gibi)

Arkadaşların da açıkladığı gibi genelde diş telleri MR uyumludur fakat yine de taktırdığınız yerle konuşup bunu kesinleştirmeniz gerekir. Eğer uyumsuzsa MR cihazı mıknatıs gibi çekecektir teli. BT-MR konusuna gelince beyin BT günümüzde travma ve inme hariç pek kullanımı olmayan bir tetkik haline geldi ki hele epilepside vereceği bilgi çok azdır. Bu nedenle MR daha ön planda diyebilirim.

Bu durumda riske girmeden telleri çıkarttırmanız en mantıklısı

eğer teller mr uyumsuzsa kesinlikle bt. illa mr gerekiyorsa çıkartalım mı falan soruları için nörologla bir görüşün.

Abi hic bi bilgim yok basta soyliyim ama. Madem arada kaldiniz cikartsin kardeşiniz teli oyle mr cektirsin.

Aklınız kalacağina emeginiz kalsın.

tomografide radyasyon bombardımanına maruz kalıyorsun. istatistiki olarak daha önce tomografi çektirmiş 50 kişiden en az biri yaşamının ileriki bölümlerinde kanser oluyor

mrg'ye dayanıklı metal diye bir şey yok maalesef zaten izin vereceklerini sanmıyorum 3 tesla ciddi bir manyetik alan ama 1.5 olsa bile fark etmez. evet yumuşak dokuda mr daha başarılı yine de tomografi işe yaramaz diyemeyiz. yani ya telleri çıkartın ya da önce tomografiyi deneyin. küçük bir örnek veriyim: www.youtube.com

Konunun üzerinden çok zaman geçmiş ama başkasına faydası olması açısından yazıyorum. Uzun uğraşlar sonucu Yeditepe'deki farklı doktorlara ve asıl tedaviyi yapan doktora ulaştık. Hepsi de orada kullandıkları tellerin MR'a engel olmayacağını ve girebileceğini söyledi.

ödiycen abi öyle veya böyle muhalefet bu konuyla ilgili gıkını çıkarmadı. bizim bi taraflarımıza giriyor anca. gelir tespiti için başvurun itiraz edin borca durumumuz yok deyin tekrar değerlendirsinler bi de.

Şu an borç sorgulama yapılamıyor. "22:00 ile 00:15 saatleri arasında işlem yapılamaz!" diyor.

En son 2013 sonlarında gittiğimde sgk ya 1000 lira civarı toplam borcum vardı. Şimdi 1500 e yakındır tahminim.

Hiç bir şey olmasa hastanede kağıt imzalarsın

acilde muayene olunuyor hemen kalk git ama ilacı bilmiyorum

acilde de muayene ücreti istiyorlar.

hiç kimse ödemeyecek. geçmiş olsun.

Belki başkasının işine yarar. Ödemeyi Samsung adına telefonu son gönderdiğim Samsung servisi yaptı.

askerde as400 vardı ömrümü yemişti, tek güzel tarafı bu klavyesiydi :)

aklınızda bi fiyat var mı? ben de satıp satmamak konusunda baya kararsızım.

- Herhangi bir redüktörlü DC motor kullanman gerek (bizdekilerde genelde devir/dakika (rpm) cinsinden hızlar yazar)

-Herhangi bir elektronikçiden (elektrikçi değil) (istanbul anadolu yakasında yazıcıoğlu (kadıköy rıhtımda), avrupa yakasında selanik han, abed han (karaköy'de) gibi yerlerde bulabilirsin.

-Hız kontrol cihazı satıldığını gördüm daha önce ama muhtemelen pahalıdır. Genelde ambalaj para ettiği için. Bu tür şeyler lazım olduğunda kendimiz yapıyoruz. Elimden iş gelir diyosan devre yapmak gibi, youtube da ya da nette vardır basit devreler. DC motor speed controller, PWM speed controller ya da analog/transistor speed controller diye arayabilirsin. Bize lazım olduğunda kendimiz yaptığımız için hazırı nerde nasıldır bilemeyeceğim.

Dikey düzlemde de çalışsın dersen iş değişir, çektiği akım artar. Pil ile kullanacağım demişsin; uğraştırır.

abi bence en iyisi servo olur gibi geliyor. şu an bir delta robot yapıyoruz. arduino uno'yla kontrol edeceğiz. bizim yüklerimiz burdaki kadar çok değil tabi. ama bana sanki uygun bir servoyla yapılır gibi geldi. eğer dc motor kullanırsan sürücüsü de gerekeceği için maliyet ve zaman artar. ama arduino+servo fiyatını geçer mi karşılaştırmak lazım.

sana lazım olan helikopter motoru gibi bir motor ve onun devresi aradığın gücü sağlarmı bilemem belki fazla hızlı gelebilir ama elektronikçiler sana çözüm bulacaktır.

Kadıköy demiş arkadaş oralarda bulabilirsin.

verdiğim linkte sorarsan daha iyi cevaplar alırsın:
www.kontrolkalemi.com

genel olarak gönderileri beğeni , duvar yazışmaları ve sohbet konusunda içli dışlı olduklarından oluşuyor.

Diyet yapan panda +1

Bu çakal bildiğin takip ediyo. Sık görüştüğün arkadaşların, sürekli profilini gönderilerini takip ettiğin, yazdığın kişiler falan hep öyle çıkıyor. Eskiden de alakasız kişilerin fotoğraflarına bakarken yanda, "bak bunlar var, ilgilenirsin çakal seni" gibisinden önerileri oluyordu.

Bildiğin takip ediyor yani haber vermeden sanırım, ama artık bariz bi şekilde.

zindan adası vardı yanılmıyorsam.

yani film hapishanede mi geçmeli yoksa akıl hastanesinde mi?

histerik karakterlere sahip hapishane filmleri:

(bkz: chopper)(efsanedir bana göre)
(bkz: bronson)
(bkz: celda 211)

simrug ve seen sea onları izledim kaçar mı onlar

godfrey onlar arşivimde varmış ama izlememişim şimdi bakıyorum teşekürler

virüs olabilir, virüs şarkıları gizlemiş olabilir.

hafıza kartı bozulmuş olabilir.

normal zamanlarda da oluyorsa bu eğer, kullandığın cihaz kitlendiğinde, arada kafayı yediğinde, pili bitip çat diye kapanınca ya da direk pilini çıkarttığında hafıza kartındaki dosyalara zarar verebilir.

ilk defa şimdi olduysa; donanımı güvenle kaldır gibi hafıza kartlarında da çıkar diye bir seçenek olur. bunu yapmadan hafıza kartını çıkardıysan dosyaların bozulması çok muhtemel. o dosyalara dokunmuyorum deme. yeni dosya ekleyip çıkardığında hafıza kartının indeksi güncellenir. indeks zarar görürse, kartta dosyalar olsa bile cihazların bundan haberi olmaz.

Tesekkurler. 2. cevap sorunumu tespit etmis. gercekten de hafiza kartini hoyratca cikarmistim. 2. kez basima geliyor, ilki uzun zaman onceydi. sahsima ait bilgisayar oldukca saglam parcadir. demek once cikar komutu vermem gerekiyormus.

donanımsal bi sorunu var.

- düşük ihtimalle bataryanda bulunan şarj kontrol entegresinde sıkıntı var (batarya kontrolsüz bir şekilde şarj olduğu için tüm elektriği o çekiyor, bilgisayarın çalışmasına yetecek akım gelmiyor)
- bi ihtimal anakartındaki güç kontrol entegresinde sıkıntı var. (ki bu anakarta sabittir. anakart değişimiyle çözerler.)
- ya da firmware hasar görmüştür. yanlış yere yanlış sinyal gönderiyordur güç kaynağı bağlanınca (güç ile ilgili bir yeri kısa devre yaptırmak gibi)

firmware güncellemeyi dene. ama riskli iştir. bi daha açamayabilirsin bile bir aksilik olursa. (makine zaten şu an topal çalışıyor) ayrıca bu kesin bi çözüm olmayabilir. tamirci ya da servise götürürsen anakart ya da pil değişimiyle (artık hangisindeyse sorun deneyip bulmak gerek) çözebilirler. anakartın bulunmayabilir. çözemeyebilirler de. iyi bir tamirci (servis parça değiştirmez) sorunu çözebilir belki ama uğraşmazlar da sanırım. ya da astarı yüzünden pahalıya gelir. kusura bakma.

firmware güncellemeyi deneyebilirsin. he unutmadan, pilin bağlantı noktalarını ve adaptör soketinin bağlandığı noktayı kontrol et tabi ilk önce. oraya kaçmış bişeyler de buna sebep olabilir.

bişey daha geldi aklıma. laptop çalışırken aygıt yöneticisinden çalışmayan, tanınmayan bişey varmı diye bak. arızalı donanım varsa o da buna sebep olabilir.

Bugun itibariyle butun yontemleri denemis bulunmaktayim, sonuc maalesef husran.. :( firmware sonrasi sorun devam etti. Bataryayi cikarip calistirmaya ugrasincada ayni sorun yasandigi icin yeni batarya ile denemek yerine yeni bir adaptor aldim, bugun elime ulasti, denedim, pil takilida pili cikarincada ayni sorun devam etti. Yeni bir laptop alana kadar boyle kor topal idare etcem sarji doldurupta kullanarak. Seninde dedigin gibi hocam banada astari pahali olur gibi geliyor o yuzden yenisine kadar idare mecbur. Cok tesekkur ederim zamanini ayirip cevap verdigin icin. Laptop calismasada hala daha yardimci olmak icin zamanini fazlasiyla ayiran birilerinin oldugu mutlu etmeye yetti :) sagolun, varolun!

internet explorer kullanıyorsan:
C:\Users\Kullanıcı_adı\Favorites (sanırım vista ve win 7 için. xp de users yerine documents and settings gelecek)

chrome vb. kullanıyorsan, yer imleri çubuğunda sağ tıklarsan ya da özellikleri tıklayınca yer imleri yöneticisini görürsün. orada yer içlerini dışa aktar diye bi seçenek vardır. Aynı yerden geri de yükleyebilirsin.

Chrome kullanıyorsan mail hesabın ile eşleştirip, bir yere kaydetmene gerek dahi kalmaz. Format attıktan sonra veya istediğim bir bilgisayara oturup açıp, hesaplarını çektiğin anda tüm kısayollar vs aynı şekilde gelir.

Diğer tarayıcıları kullanmıyorum ama ff'da da vardır. Belki eklenti vs.

Yer imi yöneticisinden HTML olarak dışarı aktarabilirsiniz.

win7 için anlatıyorum.
denetim masası - kullanıcı hesapları ve aile koruması - kullanıcı hesapları
*Hesabınız için bir parola oluşturun.

windows kullanıyorsan denetim masası/kullanıcı hesapları ya da biosa şifre koyabilirsin.

windows 7, uzaktan yardım etmeye çalışıyorum ama bilgisayar almanca feleğim şaştı, döndüremiyorum ingilizce ye

bios tan koyabilirsin. açılmasını tamamen engellersin.

bilgisayarın açılışında yazar, delete, esc, F2 gibi bir tuşa bas der BIOS a girmek için. oradan security > user password ya da supervisor password gibi bişey olur. oradan şifre koyup açılışta şifre istemesini sağlayabilirsin.

şifreyi unutmaman gerek ama. kurtarması zahmetli, laptop ise daha zahmetli. ama kesin çözüm. şifreyi bilmeyen laptop logosundan ileri gidemez.

nasıl yapacağını anlamadım ama goldwave ses ile ilgili işlerimi görüyor.

kayıt aygıtı olarak stereo mix'i seçersen pcden çıkan her sesi kaydedebilirsin.

tek ihtiyacın kayıtsa, audacity kullanabilirsin. açık kaynaklı, ücretsiz.

hangi programı kullanırsan kullan, ses kayıt kaynağı gibi bişey bul programların ayarlar kısmında. normalde mikrofondan kaydedersen berbat olur. artık pek çok ses kartı (onboard olanlar bile) direk kayda izin veriyor. mesela creative de "what you hear" derken kayıt kaynağına başka bi ses kartında "direct sound" diyor. bu gibi şeyler olur onu kurcala.

edit: ben yazarken eksi sozlukte eksileyen adam yazmış özetlemiş.

en sık baktığın yerlere not et. telefon taslağına kaydedip sürekli bakmak, her fırsatta yeni öğrendiğin kelimeleri araya sokuşturmak etkilidir. ayrıca öğrendiğin kelimeleri bol bol kullanarak çok sık kompozisyon yazarsan yararlı olur.

kelimeleri 10'ar ya da 15'er kere yaz.

ezberleyeceğin kelimeleri koy önüne cümle kur.basit cümleler olursa daha iyi olur.onlara bakarak çalış.çünkü fazla kelime olduğundan kelimeleri teker teker ezberlersen hepsi birbirine karışacaktır muhtemelen

Tecrübelerim gösteriyor ki, bir kelimeyi en iyi öğrenme yolu ingilizceden ingilizceye sözlük kullanmaktır.Gerçekten ingilizce öğrenmek ve çatır çatır konuşmak istiyorsan ingilizce-türkçe sözlüğü ezberlesen de bi b*ka yaramaz emin ol.Çünkü kalıplar var,deyimler var,var da var.
İngilizce kelimeleri 1.sınıfta kullandığımız kelime fişleriyle karıştırma.Kelimeleri bu şekilde kullanamazsın.
Her kelimeyle ilgili kafanda bir senaryo oluştur.İlginç ve saçma sapan olsun.ancak bu şekilde aklında kalır. ing-İng sözlükten 2-3 kere anlamını oku ve anlamaya, sindirmeye çalış. 50 kere yazıp hamallık yapma.Zaten benim dediğim çok daha verimli olur.
Sarı, got kadar bi sözlük var L ile başlıyo adı. Ondan uzak dur,, onu kullanma sakın.İngilizceden türkçeye Adam gibi bi sözlük al.Redhouse ın sert kapaklı 700 sayfalık bi kırmızı sözlüğü var.Onu tavsiye ederim.ufağı da var; o değil.
Filmleri altyazısına bakmadan anlamaya çalış.Nasıl telaffuz edildiklerine dikkat et.
Online sözlük istersen tureng.com var.
Sınav için ingilizce öğrenmek istiyorsan hayatın boyunca ingilizce konuşamayacaksın ve konuşanlara hayran hayran bakacaksın.
Ama benim gibi hobi olarak ilgilenirsen "fluent" diye tabir edilen bir ingilizceye sahip olabilirsin.Her şey sana bağlı.
Daha ne diyeyim :P

mega hafıza diye çıkan bi adam vardı bi aralar. onun taktiklerinden biri, kelimeleri türkçe okunuşlarıyla falan, türkçe kelimelere benzetmek. bugünlerde kötü esprilerde kullanılan ya da har oyunlu cin entrylerdeki gibi.
mesela: I could --> Aykut gibi.
bu şekilde saçma bağlantılar bile yapsan, bi şekilde bunlar kafana kazınıyor diye bi tezi vardı. her zaman olmasa da bi bakıma oluyor.

kızsa çok mesaj atar bu, androidlerin şarjı dayanır mı bilmem:D

belirttiğin kriterlere uyuyor gibi. galaxy w (wonder) al derdim de. bildiğin yavaş (iyi işlemcisi olmasına rağmen s2 ile kıyaslayınca) ama zaten performansa ihtiyacı yok. fotoğraf çekip instagramla efekt ekleyip face e atacak tweet atıp arada nete girecekse onun için ideal. hem ufak eline de yakışır. ayrıca kolay kullanımlı arayüzü tam onun için ideal. (fotoğraf çekince yüzleri tanıyıp tagleyelim mi demeler falan) düşündüm de şimdi, valla genç kız telefonuymuş :)

bir hafta kullanma imkanım oldu güzel telefon bende şarjı bir gün gidiyordu.Fotoğraf konusunda da başarılı bir telefon sosyal ağları kullanıyorsa ve mesaj kullanımı fazlaysa şarj konusunda sıkıntı yaşarsınız.Onun dışında kibar ergonomik güzel bir telefon.

o klimanın nasıl programlandığına kalan bir şey.

bahsettiğin durum için klima hysteresis bandındaymış gibi çalışmamayı tercih edebilir, ta ki oda sıcaklığı 26'nın üzerine çıkana kadar.

ya da "yaptığın ayardan emin misin" diye uyarı verebilir.

muhtemelen, nasıl olsa 26 derecenin altında diye soğutma yapmadan boş hava üfler sadece.

hem o ne öyle ya? küçükken sırtında kare üçgen yuvarlak delikler olan sarı ördekte yuvarlak yerine kareyi sokmaya çalışmak gibi :)

Mantiksiz oldugunu biliyorum durumun da, denedim 26 dereceye ayarliyorum, soguk moduna getiriyorum, hakkaten soguk ufluyo.

bir kilo demir mi daha ağırdır bir kilo pamuk mu? sorusu gibi olmuş. 26 derece 26 derecedir zaten, sıcağı soğuğu olmaz bunlar göreceli kavramlar. ha oda 26 dan düşüktür, klima soğuk modunda iken oda en az 26 olana kadar üflemeyi reddeder, ya da tam tersi.

sadece pervanesi çalışır termostad kapatacağından dış ünite devreye girmez aynı durum ısıtma olsa 23 e ayarladın içersi 26 mesela 3 dakikada bir pervane devreye girer odadaki ısıyı yoklar düşük hissederse girer devreye

edit:çoğunda differansiyel farkı bulunur termostatların siz 26 dereceye ayarladığınızda 25 e kadar soğutur içersini ısıtırken de bu diferansiyel 2 olarak alınır

değiştirdm de

komşuda çekiyor bende niye böyle diye de çemkireceksin.

yapabileceğin bişey yok. bekleyececeksin. istersen gerisini okumayabilirsin.

son 3 sene içinde 2 defa başıma geldi. (yer eskişehir)

call center dakilerin ellerinde hazır metinler var. şu soru sorulursa şu cevabı ver diye. geneli işten anlamayan kişiler, anlayan nadir kişilerin de söylemesi yasak olan şeyler var.

muhtemelen sana interneti önderen, telekom tarafındaki cihazlarda sıkıntı vardır. Bir süre bekle, sizin sokak/mahelle vs. den çok şikayet alınca ilgilenirler.

hatta bir kaç gün sonra yine ara, "bulunduğunuz bölgede genel bir arıza var, ekipler çalışıyor" diyecekler.

geçen sene bu şekilde hızım birden 7 küsurdan 1 mbit e düştü. nooluyo diye uzun uzun çemkirmelerim sonucu en fazla 4 e çıkarabildiler. daha da yükselttirdim ama kopmalar oldu. sonradan öğrendik ki mahalledeki tüm telefon hatları birbirine girmiş. herkesi 1 e indirip yavaş yavaş düzeltmişler.

geçtiğimiz ay maksimum hızım 0.8 mbit i gördü (facebook logosu yüklenemiyodu o derece)

Cevaplarınız için teşekkürler arkadaşlar. Bugün bi ttnet müşteri temsilcisi ile konuştum (aynı sorun için 1 haftada 4. kez). Sanki ilk defa arıyormuş gibi konuştum. Arkadaş da sağolsun öncekiler gibi size kablonuzu değiştirmeniz söylenmiş, bizim yapabileceğimiz bir şey yok safsatasına hiç girmedi. Bi 5 dakika aktivasyon(?) yaptı. Şimdi sorunum düzeldi :) Demek ki cat5 kablo ile ilgisi yokmuş ve doğru görevliyi bulmak gerekiyormuş!

sadece kalacak bir yer diye yazıyorum. iyi midir kötü müdür bilemem ama dışarıdan bakınca pek iç açıcı gelmiyo.

alemdağ caddesi ile küçüksu caddesi kesişiminde (yokuşun en tepesine çıktığında vardığın nokta.) biraz doğuda (google maps ile bakarsan) semt polikliniği karşısında bi yer olacaktı.

goo.gl

dediğim gibi son çare olarak aklında bulunsun.

onboard ses kartı kullanıyorsundur muhtemelen. eğer ses kartında o ses sistemini bağlayabileceğin yeterince soket varsa (genelde yeşil, siyah ve turuncu soketler olur), bilgisayarda da bu ses kartının kontrol programı vardır. başlat'ta bulabilirsin. o programı da kurcalarsan eğer, normal 2 kanal mp3 leri filmleri falan fake olaraktan 5.1 yapan bi ayarı vardır. (hemen hemen hepsinde bu özellik olur)
(sanal surround falan diyebilir buna)

eksiduyu.ru

android kullanan 3G'li herhangi bir telefon.

Samsung Galaxy Pro olabilir mesela. (400 TL - daha ucuza bulamadım. pek kalmamış heralde. bu fiyata androidden de verim alabileceğin en iyi telefon bu. olur ya belki hotspot harici de kullanman gerekir ilerde)
www.teknosa.com

edüt: tükendi demiş. ama bulunur dışarıda bayilerde falan.

True Crypt, ucretsiz ve saglam dosya/disk sifreleme yazilimidir.

www.truecrypt.org

en kolayı winrar.

dosyaya sağ tıkla, arşiave ekle de, orda bi yerde parola belirle de. bu kadar.

herhangi bir videoyu izlerken altta çıkan ekle'ye tıklayıp var olan bi listeye ya da yeni bi listeye ekleyebiliyosun. ekstra bi programa ihtiyacın yok.

bende bişey yok aga eskisi böyle değildi sanki

evet, geçen hafta bi yazı okumuştum yeni tasarıma geçiliyor diye. demek denenmeye başlanmış. zaman tüneli gibi yavaş yavaş geçilecek heralde. önce gönüllüler falan diye. facebook un her zaman yaptığı gibi.

ben de geçtim buna. önce sol taraftaydı paylaşılanlar. sonra sağa geçti. değişmeyenler de mi varmış, bilmiyordum.

sennheiser alacaksan elmasepeti vardı bir aralar ama hepsiburada gibi sitelerden bakmanı da öneririm.

gittigidiyor, sahibinden gibi sitelere yönelme. Orijinalden çok zor ayırt edilen çakmaları mevcut.

www.eksisozluk.com

www.eksiduyuru.com

vatanbilgisayrdaki %25 indirimlere bakabilirsin sitesinden, media markt lardada bol çeşit oluyor ama yerinde gidip görmek lazım.

Ankara'da ikamet eden birisi olarak İstanbul'daki Satürn'lerde çok yüksek indirimler olduğunu gördüm, kesinlikle kulaklık almadan orta-yüksek segment kulaklıklar için fiyat karşılaştırması yapılmalı, imkan dahilinde yerinde ağırlıklı olarak dinlediğiniz müzik türlerinde denenmeli

Ben ebay üzerinden alıyorum. Gayet uygun fiyata geliyor.

oyun:
cut the rope
raging thunder 2
temple run
rise of glory
***zombie booth (tam olarak oyun değil ama eğlenceli!)

program:
youtube
facebook
twitter
dolphin browser
file hide expert (eğer gizlemeniz gereken dosyalar olursa :D)
MX player (müthiş video oynatıcısı)
Tiny Flashlight (el feneri)

ayrıca Go Launcher Ex (görünümü-temayı geçişleri falan değiştirmek için)

program:

- soundhound
- shazam
- track id (buraya kadarkiler ne bu çalan programları biri bulamazsa diğeri bulur))
- dropbox
- google drive (bu ikisi bulut depolama için. nette duran flash bellek gibi)
- led light (el feneri niyetine)
- polaris office
- chrome (eğer istersen - çok hatalı ama)
- onavo data count (eğer internet paketi kullanıyorsan (bi 10 mb eksik gösterir))
- missed calla reminder (cevapsız, ya da okunmamış sms için periyodik hatırlatıcı) (S3 te olan özellik gibi)
- çevrimdışı sözlük (çok kapsamlı olmasa da acil durumlarda faydalı)
- goggles (resim ile arama)
- glympse (nerede olduğunuzu anlık olarak harita üzerinde istediğn biriyle paylaşıyor)
- yandex haritalar

telefondan mp3 dinlerim dersen (ki s2 nin orijinal kulaklığı iyidir) poweramp en iyisidir (ama deneme süresi sonunda ücretli)

bu arada samsung apps programını kurcala. bazı ücretli programları ücretsiz verebiliyor.

(bkz: #39253944)